Marka İçin Logo Tasarımı
Logo kısaca, grafiksel sembol, yazı veya şekillerden oluşan, kitlenin bilinç altına imza niteliğinde kazınarak markanın en iyi şekilde anlatıldığı konsantre hikayesidir.
Marka özvarlığı altyapı, logo musluk, marka kimliği de su olsun. Altyapıdan gelen güçlü basıncı kaldıracak olan musluk ne kadar sağlam ve sızdırmaz olursa, marka kimliği de bir o kadar sağlıklı ve sürdürülebilir olur.
Marka kimliğini en iyi şekilde yansıtması, içerisinde barındırdığı duyguyu doğru aktarabilmesi ve değişen çağa rağmen uzun yıllar kendini ifade edebilir güçte olması gerekir. Logo seçimi konusu yüksek sorumlulukla yaklaşılması gereken bir konudur. Bilinirlik seviyesi düşük olan firma logoları marka özvarlığını yansıtamıyorsa doğru bir logo ile değiştirilmelidir. Ancak güçlü markalar için logonun köklü değişimi müşteri zihninde zor kabul edilir, yapılacak tek şey rebranding ( markanın yeniden yapılanması ) çalışmasıdır; logonun ana hatları aynı kalmakla beraber ufak değişiklikler yapılır. Logo tasarımı ve çalışmaları konusunda tasarruf edilmemelidir. Bu konuda tasarruf eder ve ucuz bir logo tasarımı yapacak olursanız kendi imajınızı, kimliğinizi ve haliyle konumunuzu zedelemiş olur, onu ucuzlatmış olursunuz. Büyük şirketlere yakışır bir davranış değildir.
Sektör, kitle, firma profili dikkate alınarak profesyonel ekip tarafından hazırlanan logo tasarımı değişime ihtiyaç duymaz ve böylece markanın tutarlı duruşunu devam ettirir. Yeni logo tasarımıyla doğabilecek tanıtım maliyetlerini minimuma indirir ve bilinirlik, sadakat, prestij gibi marka algılarını da destekleyen önemli bir takım arkadaşıdır.
Logonun onlarca kullanım şekli olsa da genel olarak 3 ayrı türden oluşmaktadır.
- Yazı karakterlerine (font) estetik dokunuşlarla anlam katılarak.
- Sektör veya firma duruşunu yansıtma amacıyla sembol kullanarak (oto galeri için araba kullanmak gibi).
- En önemli türü de; soyut grafiklerle markanın algılanan kalitesiyle örtüşen türüdür. Önem teşkil etmesinin başlıca sebebi budur; marka algısı ile entegrasyon.
Logo kendi başına marka hakkında kesin bir profil oluşturmaktan daha çok, marka hakkındaki olumlu ilk izlenimi oluşturmaya, sonrasında potensiyel müşteri gözünde algılanacak olan marka kimliğinin hatırlanmasına yüksek oranda yardımcı olur.
Büyük markaların logolarına baktığımızda, markaya yüklenen anlamı somutlaştırarak bizlere ulaştırdığını görmekteyiz. Örneğin “Nike” logosunu gördüğümüzde markanın fonksiyonel ve karakteristik özelliklerini (dinamik, atletik, estetik, alanında uzman) yorumlayabilmekteyiz.
İŞLEVSELLİK | GRAFİKSEL SEMBOLDEN İBARET OLARAK DÜŞÜNÜLEN LOGO
Logonun başlıca amacı Bilinirlik, Hatırlanma, Güven, Sürdürülebilirlik ilkelerine dayanır.
Bilinirlik: Rakiplerin bol olduğu bir sahada aradan sıyrılmak kolay değildir. Markayı ayrıştımak, tanıtmak için gereken tanımlayıcı güç logo’dur.
Hatırlanma: Potansiyel müşteri veya iş ortaklarının, markayla yaşadığı duygusal deneyimi tetikleyerek tekrar hatırlatmanın en kolay aracıdır. Logo burada duygusal deneyimi tekrar yaşatmak için gereken işaretleyici olur.
Güven: Markanın tanınır/bilinir olmasından daha çok nasıl bilindiği önemlidir. Markayı, güvenilirlik aşamasında temsil eden yine logodur. Şeffaf, samimi duygular iletmesi gerekir.
Sürdürülebilirlik: Marka, profesyonel açıdan iyi bir iş izlenimi bırakıyorsa, bu izlenimi destekleyecek etkili, sade, akıllıca oluşturulmuş logo tamamlayıcı ve kalıcı etki yaratacaktır. Rakiplerle girdiğiniz mücadelede “Tercih Edilen” yerine “Devamlı Tercih Edilen” olmak için logo çok güçlü bir enstrümandır.
BÜTÜNLÜK | HEDEF KİTLEYİ ŞAŞIRTMAMAK GEREKİR
Sektör, marka kimliği veya hedef kitleye göre logolar çalışılabilir. Bunu yaparken mesajı, sektörü ve bunların nasıl algılandığını bilmek gerekmektedir. Örneğin “Fotoğrafçı” için hazırlanan bir logo tipini, araba markası logosu olarak kullanmak algısal açıdan mantıklı olmayacaktır. Biri daha estetik bir yapıdayken, diğeri sağlam, güvenilir vs görünmek zorundadır. Markanın zihinlerdeki yeri ile görsel tetikleyicilerin bütünlüğünün önemi burada da karşımıza çıkmaktadır.
Markanın kullandığı bir logo zaten varsa ve markanın algılanan kalitesini yansıtmak için uygun bir yapıdaysa yeni bir logo izleyici gözünde karışıklığa sebebiyet vereceği için daha farklı bir yol izlenmesi gerekir. Zamana uydurmak, daha net, hızlı mesaj veya bilinirlik iletmek için küçük düzenlemeler yapılabilir. Bu düzenlemeler de birden bire yapılmamalıdır. Aylık hatta yıllık planlama ile yavaş yavaş (belki 10 yıl) ve hissettirilmeden değiştirilmelidir. Bu, global markalar için ciddi bir durumdur.
Bilinirliği yerel sınırlar içerisinde olan ancak büyüme eğilimi gösteren firmalar için, amacına doğru hizmet edecek yeni bir logo gerekliyse marka kimliğine uygun logo ile mutlaka yenilenmelidir.
ÖLÇEKLENDİRME | SADECE SEMBOLÜ KULLANMAK YETERLİ MİDİR?
Evet. Sadece sembolü kullanmak yeterlidir. Global ölçekte herkes tarafından yıllarca hafızalarda yer etmişse(!).
Sembolün, isimle beraber kullanılması (logotype) bilinirlik ilkesi gereği sahaya yeni atılmış logolar için önem taşır. Kimliği potansiyel müşteriler tarafından henüz kabul görmemiş markaların sadece sembol kullanmasının bir anlamı bulunmamaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken husulardan biri olan; “ölçeklendirme” karşımıza çıkmaktadır. Ölçeklendirme kavramı “altın oranlara bağlı kalarak oluşturulan tasarım” ve “logonun okunabilirlik düzeyindeki en küçük boyutu” olarak tanımlanabilir. Küçük kullanımlarda bile marka ismi ve sembol okunabilir, anlaşılır olmalıdır. Sembol+İsim küçültüldüğünde okunamıyorsa sembol tek başına kullanılabilir, diğer şekilde ne isim okunacak ne de sembol algılanacaktır.
Globalden önce ulusal ölçekte kendini kanıtlayan ürün veya hizmetler geliştiren markalar da belli yerlerde sadece sembol kullanabilir. Bu bir mobilya, çeşitli aksesuarlar veya çanta üreticisi olabilir.
Şirket ünvanları hala logonun altına yerlerini almakta ve her yerde ünvanla beraber kullanılmaktadır. Ünvan, resmiyette kabul görüyor olsa bile marka takipçisi için göz yormaktan, kafa karıştırmaktan ve küçüldüğünde okunamayacağı için “yatay bir çizgi”den ileriye gidememektedir.
RENKLER | RENKLERİ KÜÇÜMSEME TUZAĞI
Oluşturulan logonun hangi renkte daha güzel göründüğünü baz almak veya firmanın karar verdiği, beğendiği renkleri seçmek ticari anlamda olumlu, katma değer açısından olumlu olmayan bir sonuca götürebilmektedir. Yeni bir tasarım için 2-3 farklı renkten fazlasını kullanmak, ileride ortaya çıkabilecek algı, hatırlanma gibi durumlarda yetersiz kalabilir, hatta baskı maliyetini de gereksiz etkiler.
Mevcut renkler varsa ve uzun yıllardır firmayı bu renkler temsil ediyorsa logonun da o renklerle oluşturulması aşinalığa dayalı tutarlılık için doğru bir yoldur.
Bilgi her zaman güçtür. Renklerin psikolojik etkilerini bilmek “nüfuz eden” güçtür. Renklerin Psikolojik Etkileri konusu
ÖZGÜNLÜK | İLHAM ve KLONLAMA
Çoğu zaman firmalar kendi kategorisinde lider konumunda olanları tanımayı, örnek almayı ve peşinden gitmeyi abartarak, liderlerin logolarına benzer renk veya sembolleri kullanmanın doğru olduğunu düşünür. Bu durum firmanın özvarlığında tembel-taklitçi-basit vb. olumsuz kavramların filizlenmesine sebep olacağı gibi taklitçi firmanın uzun yıllar yaşamasının da önünü kesebilmektedir. Global marka logoları zaten koruma altında olduğu için kullanılması durumunda cezasıyla birlikte kullanım yasağıyla karşılaşılacaktır.
Benzer ve kaçınılması gereken başka bir referans da jenerik konumundaki ikonları (icon set) kullanmak olacaktır.
İlham almak, fikir kıvılcımları oluşturmak için günümüzde pek çok imkan bulunmaktadır. Bu durumu abartıp sayısız örneğe bakmak da zihnin bulanmasına sebebiyet verir. Örneklerde nokta atışı için “basit, her zamana ayak uydurabilen, marka özvarlığı ile bütünleşmiş” gibi işlevsel değerlerinin farkedildiği örnekler fikir edinme aşamasında sağlıklı olabilir.
YALINLIK | KALABALIK, LOGONUN DOĞASINA TERS
Sade + yalın + basit = yetersiz
İnsani ihtiyaçlarda bu düşünce şekli yaygındır çünkü insanoğlu pek tatminkar bir yapıda değildir.
Ancak “iletişim ve insan” dediğimizde bu denklem ters orantılıdır. Algılar, duygular, hafıza, tercihler, tetikleyiciler… bunların hepsi zihinlerdeki “karar verici”lerimizdir. O yüzden insana göre değil, insan zihnine göre düşünmekte ve ilerlemekte fayda var.
Zihin, basit olanı alır.
İzleyicinin logoyu çözmek için çok çaba sarf etmeyeceğini biliyoruz. Birden fazla yazı karakteri, renk çeşitliliği, desen çeşitliliği zihni yoracağı için depolamayacaktır.
Mesaj aktarımı akıllıca hazırlanmış logoların zihinlere girişlerinin öncelikli olacağı gibi çeşitli uygulama alanlarında da serbestlik ve kolaylık sağlayacağı da önemli başka bir avantajdır.
LOGO TASARIMI İPUCU
- Referans kelimeler, çağrışımlar başucunda durmalı.
- Birden fazla hızlı eskiz ile başlanabilir. Bu, tasarımın yönünü belirleyecektir.
- Kağıt / kalem, hız ve esneklik kazandırır. Eskizler silinmemeli, yeni kıvılcımların kaynağı olabilir.
- Uygunluğuna inanılan tasarım için yorumlar toplanırken profesyonellerden gelecek yorumlara önem verilmeli.
- Yorumlar için ikinci önemli adım; logonun temelini oluşturan izleyici kitlesinin fikirleri olacaktır. Logonun değerlendirilmesi ilk yorumlarda serbest, sonraki yorumlarda yönlendirme içeren sorularla desteklenebilir. Soruların güven, enerjik gibi temelde algılatmak istediğiniz kavramları içermesi işi kolaylaştırabilir.
- Yakın çevreden destek istenebilir. Basit bir test olarak; onlara logoyu bir kaç saniye gösterdikten sonra çizmelerini isteyebilirsiniz.
- Eskiz üzerinde biriken yorumları değerlendirdikten sonra son rötuşlarıyla vektörel formata dönüştürülebilir.
Etkili görsel tasarımın temelinde yatan ve Logo tasarımında da geçerli olan tek gerçek yol “fikir”dir. Logoda fikir yoksa, “grafik sembol” olarak kalır.
Silüet Tanıtım Dijital Ajans | Hakan YILDIZ
Okuduğunuz konuyla ilgili destek, istek, öneri, şikayet veya öylesine iletişime geçebilirsiniz.
Çok bilgilendirici bir makale. Teşekkürler.
Bu kadar önemli bir konu maalesef Türkiye’de hala tam değerine ulaşamamış. Güzel makale için teşekkürler.